Introduction: Chronic obstructive pulmonary disease is a progressive airway disease that can progress to the terminal stage requiring oxygen supply. In this period, lung volume reduction therapies and/or lung transplantation may be considered. Morbidity and mortality risks due to transplant surgery and posttransplant immunosuppressive therapy show the importance of selecting the best candidates who will benefit from transplantation. In this context, BODE index criteria serve as important markers. This study aimed to analyze the outcomes of lung transplantation in patients with chronic obstructive pulmonary disease and to identify variables that may affect post-transplant clinical outcomes.
Materials and methods: Lung transplants diagnosed with chronic obstructive pulmonary disease performed in our center between March 2013 and January 2023 were included in the study. Demographic information and both pre-op and post-op clinical data of the transplant patients were collected. The effect of BODE index criteria and other pre-transplant clinical data on short- and long-term outcomes after transplantation were investigated.
Results: During the study period, 34 lung transplants were performed for chronic obstructive pulmonary disease. One patient died during the operation, three patients received single transplants, and 30 received double transplants. Post-operative primary graft dysfunction was more common in single transplant recipients. The results were comparable between single and double transplants in terms of post-transplant pulmonary function and the development of chronic lung allograft dysfunction. BODE index criteria had no effect on early and late post-operative clinical data, however intra-operative use of extracorporeal membrane oxygenation, primary graft dysfunction, and prolonged extubation were significantly higher in recipients younger than 60 years.
Conclusion: Our study suggests that prelisting demographic and clinical data of chronic obstructive pulmonary disease patients had no significant effect on post-operative outcomes, however, intra-operative ECMO use, prolonged extubation, primary graft dysfunction (p< 0.05 for each) and chronic rejection (p> 0.05) were more common in patients who are <60 years of age. These data need to be confirmed by larger studies.
ÖZ: Kronik obstrüktif akciğer hastalığında akciğer nakli sonuçları
Giriş: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, tüm dünyada morbidite ve mortalitesi artan obstrüktif bir hava yolu hastalığıdır. Hastalık uzun süreli oksijen tedavisi gerektiren terminal döneme kadar ilerleyebilir. Bu dönemde hastalarda akciğer hacmi azaltıcı tedaviler ve/veya akciğer nakli düşünülebilir. Nakil cerrahisinin morbidite ve mortalite risklerinin yanında transplant sonrası uygulanacak immünosupresif ilaçların muhtemel birçok klinik yan etkisi, akciğer naklinden fayda sağlayacak en iyi nakil adayının seçilmesinin önemini göstermektedir. Bu bağlamda BODE indeksi kriterleri önemli belirteçtir. Bu çalışmanın amacı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı hastalarında akciğer nakli sonuçlarını analiz etmek ve transplant sonrası klinik sonuçları etkileyebilecek değişkenleri belirlemekti.
Materyal ve Metod: Merkezimizde Mart 2013-Ocak 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilen kronik obstrüktif akciğer hastalığı tanılı akciğer nakilleri çalışmaya dahil edildi. Transplant hastalarının demografik bilgileri ve hem pre-op hem post-op klinik verileri toplandı. BODE indeksi kriterleri başta olmak üzere diğer pre-transplant klinik verilerin transplant sonrası kısa ve uzun dönem sonuçlara etkisi araştırıldı.
Bulgular: Çalışma süresi boyunca kronik obstrüktif akciğer hastalığı nedeniyle 34 akciğer nakli yapıldı. Bir olgu intraoperatif kaybedildi, üç tanesi tek, 30 tanesi çift transplant alıcısıydı. Post-operatif primer greft disfonksiyonu single transplant alıcılarında anlamlı olarak fazla idi. Tek ve çift transplantlar arasında post transplant pulmoner fonksiyonlar ve kronik rejeksiyon gelişmesi açısından benzer sonuçlar vardı. BODE indeksi kriterlerinin post operatif erken ve geç dönem klinik verilere etkisi gözlemlenmezken, 60 yaş altı alıcı- larda intraoperatif ekstrakorporeal membran oksijenasyonu kullanımı, primer greft disfonksiyonu ve uzamış ekstübasyon durumu anlamlı olarak fazla idi.
Sonuç: Çalışmamız listeleme sırasında kronik obstrüktif akciğer hastalığı olgularının sahip olduğu belirli demografik ve klinik verilerin post-op sonuçlara anlamlı etkisinin olmadığını, ancak 60 yaş altı grupta ilginç olarak intraoperatif ekstrakorporeal membran oksijenasyonu kullanımı, gecikmiş ekstübasyon, primer greft disfonksiyonu (her biri için p< 0,05) ve kronik rejeksiyonun (p> 0,05) daha fazla görüldüğünü ileri sürmektedir. Verilerin daha geniş katılımlı çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir.